Sözleşmeyle başka bir mal rejimi kararlaştırılmadığı sürece, 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten sonra mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
01.01.2002 tarihinden önce ise mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan bu tarihten önce edinilmiş olan menkul, gayrimenkul malların tamamı uhdesinde olana ait olarak kalacaktır. Ancak eşler katkı payı alacağı talep edebilecektir. Katkı payı alacağı esas itibariyle 1 Ocak 2002 tarihi öncesinde mal ayrılığı rejimine tabi olan eşlerden birinin, diğer eşin bir malvarlığı değeri edinmesine sağladığı katkının, günümüze oranlanarak dava tarihi itibariyle ve faiziyle birlikte talep edildiği bir alacak türüdür.
01.01.2002 tarihinden sonra Evlilik birliği süresince edinilmiş olan mallar resmi olarak kimin uhdesinde olduğu fark etmeksizin tarafların ortak mal varlığıdır. Eşler, birbirlerine karşı; katılma payı alacağı, katkı payı ve değer artış payı alacağına ilişkin dava açabilecektir. Bu dava ve hak boşanmanın kesinleşmesi ile doğacaktır. Ancak uygulamada işlemlerin hızlanması için birlikte ve aynı zamanda açılmaktadır.
Edinilmiş malların tasfiyesi davası ve boşanma davası açıldıktan sonra taraflar boşanır ve davadan feragat eder ise, sonradan aynı davaları ikame edebilecek midir?
Kural olarak bir davadan veya bir haktan feragat edildiğinde o hak daha sonra ileri sürülemeyecektir.
Boşanma davasında ileri sürülmüş olan sebepler dolayısıyla tekrardan boşanma davası açılamayacaktır. Daha sonradan ortaya çıkabilecek farklı sebepler dolayısıyla tekrardan boşanma davası ileri sürebilecektir. Çünkü davadan feragat eden eş o sebepler dolayısıyla açmış olduğu davadaki hakkından feragat etmiştir. Ve diğer eşi bu sebeplerden dolayı affetmiş sayılacaktır.
Edinilmiş malların tasfiyesi davasında ise yargı kararlarında birlik olmamakla birlikte, edinilmiş malların tasfiyesinden doğan hak boşanmanın kesinleşmesi ile doğacak olduğundan ve doğmamış haktan feragat mümkün olmayacağından tekrardan ikame edilmesi mümkündür.
Bu davada eşlerin edinilen mallara diğerinden fazla ve kişisel mallarından katkı yaptığını ispat ederek talep etmesi mümkündür. Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK 227 m). Denkleştirme (TMK 230 m) hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK 227/1 m). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacak miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK 227/2 m). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır.
Değer artış payı alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1 m.). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.